İslami Yatırım Bankası ile İslami Menkul Kıymetler Borsası kurulması planlanıyor.
Albaraka Bankacılık Grubu Üst Yöneticisi Adnan Yusuf, yaptığı açıklamada, Körfez bankalarının ve Körfez ülkelerindeki bireysel yatırımcıların, 3 milyar dolar sermayeli yatırım bankası kurmayı planladıklarını söyledi.
Yusuf, kurulacak yatırım bankasıyla, varlığa dayalı menkul kıymet ihracı olan Sukuk ve Sukuk'un ikinci el işlemlerinin gerçekleştirileceğini söyledi.
Albaraka Üst Yöneticisi Yusuf ayrıca, 2009 yılına kadar da Bahreyn'de, İslami Menkul Kıymetler Borsasının kurulmasının planlandığını da kaydetti.
Türkiye, Tarım Havzalarına Ayrılıyor
Türkiye, tarım havzalarına ayrılıyor. Bu kapsamda havza bazlı 'ürün planlaması' yapıldıktan sonra, o bölgede daha iyi yetişen bitkiye destek verilecek, diğer ürünlerin desteği düşük tutulacak.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Türkiye'yi tarım havzalarına ayırdıklarını, aynı özelliği gösteren bitkileri biraraya getirdiklerini söyledi.
Tarım havzalarını etüt ettiklerini, bitki şartları ile havza şartlarını örtüştürdüklerini belirten Mirmahmutoğulları, hangi bitki o bölgede daha iyi yetişiyorsa orada o bitkiye destek vereceklerini anlattı.
Mirmahmutoğulları ayrıca, söz konusu bitkinin dünyadaki fiyatını da araştırdıklarını, havzada yetişebilecek bitkilerden hangisi daha iyi bir fiyata sahipse onun üretimini destekleyeceklerini ifade etti.
Türkiye'nin ekolojisinin çok çeşitli ürünlerin üretimine müsait olduğuna işaret eden Mirmahmutoğulları, "Mesela Trakya'da en iyi ayçiçeği yetişir. İhtiyacımız da var. Trakya'da ayçiçeğini, buğdayı, yem bitkilerini ve baklagili desteklememiz gerekiyor. Burada bu ürünlere ciddi destek vereceğiz, diğer ürünlerin desteğini en aşağıya çekeceğiz. Böylece bu ürünlerle rekabet edemeyecek" dedi.
Türkiye'nin makro havza planlamasını yaptıklarını, bir de mikro havza planlamasını yapacaklarını anlatan Mirmahmutoğulları, "Daha detaya inilmesi gerekiyor. Örneğin Trakya'nın bazı yerlerinde pirinç yetişiyor. Orada da pirinci destekleyeceğiz" görüşünü ifade etti.
Türkiye Krize Rağmen Yabancı Sermaye Çekebilecek
Uluslararası yatırım bankalarına göre, Türkiye, bu yıl, küresel kredi krizine rağmen, 16 milyar ile 20 milyar dolar düzeyinde bir doğrudan yabancı sermaye çekebilecek.
Uluslararası Yatırım İzleme Kurumu'nun verilerine göre, Türkiye'deki doğrudan yabancı sermaye girişinde, birleşme ve satın almalar ile özelleştirme projeleri belirleyici olacak.
Türkiye'nin, gerek dış gerekse içsel gelişmeler nedeniyle, geçen yılki yabancı sermaye düzeyini yakalamasının zor olduğu da vurgulanıyor.
Türkiye'nin, istikrarlı bir yabancı sermaye politikasıyla, sürdürülebilir bir yabancı sermaye düzeyini yakalaması gerektiği belirtilirken, bunun özellikle yüksek cari açığı finanse etmek için temel şart olduğu kaydediliyor.
Bu arada, Türkiye'ye gelecek yabancı sermayenin önündeki temel iki engeli de "siyasi belirsizlik" ile "yüksek cari işlemler açığı"nın oluşturduğu, siyasi belirsizliğin kısa vadeli, cari açığın ise daha uzun vadeli bir sorun olduğu belirtiliyor.
İki yıl zor geçecek |
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, ekonomide sıkıntılı bir sürecin başladığına dikkat çekti
05.05.2008 13:35 |
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, “Önümüzdeki iki yıl Türkiye için bazı zorluklar arz edebilir. Büyüme geçmişte olduğu kadar yüksek olmayabilir. Türkiye iyi politikalar sürdürdüğü sürece, bu zorlukları yönetebilir” dedi.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) International tarafından düzenlenen, “Uluslararası Finans Kurumlarının Kredi ve İhale Olanakları ve Özel Sektör Programları” seminerinde yaptığı konuşmada, 10 gün önce Ankara’da yeni bir ülke ortaklık strateji programı ortaya koyduklarını hatırlatarak, programın Türkiye’nin kendi 9. kalkınma programına uygun ve Türkiye’nin bilgi toplumu, rekabetçi, istikrarlı büyüyen ve çok sayıda insan arasında refahın eşit paylaşılmasını amaçlayan bir program olduğunu söyledi.
Haberin devamı
Türkiye’nin 2002’den bu yana çok önemli bir gelişme kaydettiğini ifade eden Zachau, “Son 6 yıl içinde Türkiye’nin çok büyüdüğü görüldü. 1970’lerden bu yana Çin, Meksika gibi ülkelere de yetişme gayreti olduğu görülüyor ama son 6 yılda iyi bir büyüme oldu” dedi.
Zachau, Türkiye’nin küresel gelişmelerden etkilenmeye başladığını, küresel pazarların sonuçlarının Türkiye’yi etkiler duruma geldiğini belirterek, günümüzde Türkiye’nin, yıllar önceki durumundan çok daha sağlam olduğunu, ekonomik ve mali eğilimlere daha iyi karşı koyabildiğini vurguladı.
Türk bankalarının mali durumunun varlık ve likidite durumunun başka ülkelere göre çok daha iyi olduğunu dile getiren Zachau, “Önümüzdeki yıl, belki iki yıl Türkiye için bazı zorluklar arz edebilir. Büyüme geçmişte olduğu kadar yüksek olmayabilir ama şundan da eminim ki Türkiye iyi politikalar sürdürdüğü sürece, bu zorlukları hem yönetebilir, hem karşılayabilir” şeklinde konuştu.
MAKROEKONOMİK YÖNETİM DİKKATLİ OLMALI
Zachau, Türkiye’nin önümüzdeki 1-2 yıl düşük büyüme olsa bile güçlü büyümeyi nasıl tutturacağı konusuna ilişkin olarak, makroekonomik yönetimin dikkatli olmasının önemli olduğunu vurguladı.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türk şirketlerinin yatırım ortamında karşılaştığı zorlukları yüksek vergiler, gayri resmi ekonomi, finans ve işçi piyasasına erişim, eğitim ve bürokrasi şeklinde sıralandığını aktararak, verimliliği ve rekabetçiliği artırmanın yatırım ortamını geliştirmenin anahtarı olacağını söyledi.
ÖNÜMÜZDEKİ İKİ YIL KREDİLER SIKINTI YARATABİLİR
Konuşmasında krediye erişim konusuna da değinen Zachau, Türkiye’deki bankaların özel sektöre kredi vermesi açısından kredinin kısıtlayıcı bir engel olmadığını ifade ederek, küresel ekonomik gelişmeler olumlu olmadığı için kredilerin önümüzdeki iki yıl özellikle orta ölçekli işletmeler için daha fazla sıkıntı yaratabileceğini kaydetti.
İstihdam konusuna ilişkin olarak da Zachau, Türkiye’de istihdamın AB’de olduğundan daha düşük olduğunu, hükümetin yeni bir reform paketi ile istihdam ortamını geliştirmeyi amaçladığını anımsatarak, Türkiye’de kısa süreli istihdam,gençlerin ve kadınların istihdam edilmesi ve istihdam maliyetleri konularında eksiklerin bulunduğunu kaydetti.
ÖZEL SEKTÖR EĞİTİM SİSTEMİNE KATILMALI
Eğitim konusuna ilişkin olarak da Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, özel sektörün mesleki eğitim konusunda kamuyla ortaklık kurabileceğine işaret ederek, şunları söyledi: “Özel sektöre çağrıda bulunuyorum. Faaliyete başlayın. Bütün eğitim sistemine katılın. Reform gündemine ve eğitim reformu gündemine katılın. Çünkü benim inancıma göre bu gerçekten işin özüdür. Türkiye uzun vadede mutlaka bunu gerçekleştirmelidir. Hem gelişme, hem gelir hem servet için bu çok önemlidir. Kısa vadede bazı şeyler çok önemli fakat, uzun dönemde de eğitim önemli.”
Bankacıların gözü tarım sektöründe |
Civil, tarım ürünleri fiyatlarındaki artış nedeniyle tarım sektörünün herkesin ilgisini çektiğini söyledi
05.05.2008 12:34 |
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Varol Civil, değişen iklim koşulları ile son dönemde dünya tarım ürünleri fiyatlarındaki artış nedeniyle tarım sektörünün herkesin ilgisini çektiğini söyledi.
Civil, bir toplantıya katılmak üzere geldiği Adana'da, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de tarım sektörüne yönelik bankacılık faaliyetlerinin bugüne kadar ağırlıklı olarak kamu bankaları ve daha çok Ziraat Bankası tarafından yürütüldüğünü anımsattı.
Son dönemlerde tarım sektörüne yönelik faaliyetlere özel bankaların da ağırlık verdiğini belirten Civil, böylelikle tarım bankacılığında Ziraat Bankası'nın yükünün de hafiflediğini ifade etti.
Bu durumun tarım sektörü için de iyi olacağını anlatan Civil, ''Rekabetin artması her zaman kullanıcıya büyük avantaj ve daha kaliteli hizmetin gelmesini sağlar. Bu nedenle, Türkiye ekonomisi açısından özel bankaların bu alana girmesini pozitif olarak görüyorum'' dedi.
Çukurova yöresini tarıma yönelik bankacılık faaliyetlerinde önemsediklerini ifade eden Civil, şöyle devam etti:
''Değişen iklim koşulları ile son dönemde dünya tarım ürünleri fiyatlarındaki artış nedeniyle sektör herkesin ilgisini çekiyor. TEB olarak biz de tarım bankacılığında büyük potansiyel olduğunu görüyoruz. Bu potansiyellerin başında da Çukurova yöresi geliyor. Tarım bankacılığında şu kadar kredi kullandıracağız diye bir hedefimiz yok. Bu hedeften ziyade sektörde nasıl hizmet vereceğimiz önemli. Bunun alt yapısını oluşturuyoruz.''
Civil, geçen yıl en fazla şube açan iki bankadan biri olduklarını ve 103 şube açtıklarını ifade ederek, ''Bu yıl açacağımız şube sayısı geçen yıldan az olacaktır ama şubeleşmeye devam edeceğiz. Potansiyel tespit ettiğimiz yerlerde şube sayısını artıracağız'' dedi.
Civil, Türkiye genelindeki şube sayılarının 294 olduğunu da sözlerine ekledi.
MB: Enflasyon son çeyrekte düşüşe geçer |
Hedeflerini revize etmek zorunda kalan Merkez Bankası, kısa vadede enflasyonda yükseliş bekliyor
05.05.2008 11:55 |
Merkez Bankası, enflasyonun kısa vadede
yüksek seyrini koruması, yılın son çeyreğinden itibaren ise kademeli
olarak düşüş eğilimine girmesinin beklendiğini bildirdi.
Merkez Bankası tarafından yapılan ''Nisan Ayı Fiyat Gelişmeleri''
başlıklı açıklamada, TÜİK'in 2 Mayıs tarihinde açıkladığı enflasyon
rakamları değerlendirildi.
Açıklamaya göre, Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 1,68 oranında
arttı ve yıllık enflasyon yüzde 9,66'ya yükseldi. Bu yükselişte, gıda ve
petrol fiyatlarındaki artışların devam etmesi ile döviz kuru
hareketlerinin gecikmeli etkileri belirleyici oldu.
İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki göreli düzeltme sürmesine karşın işlenmiş
gıda fiyatlarındaki artış eğilimi hızlanarak sürdü. Bunun yanında,
petrol fiyatlarındaki artış ile YTL'deki değer kaybı sonucunda enerji
fiyatları yüksek oranda arttı.
Nisan ayı itibarıyla yıllık enflasyonun 6,3 puanlık kısmı gıda ve enerji
fiyatlarındaki artıştan kaynaklandı. Kira enflasyonu istikrarlı düşüş
eğilimini korurken, gıda ve enerji fiyatlarındaki olumsuz gelişmelere
paralel olarak yemek hizmetleri ile ulaştırma hizmetleri fiyatları
yükselmeye devam etti.
Döviz kurunun gecikmeli yansımaları ve arz şoklarının ikincil
etkileriyle temel enflasyon göstergeleri de yukarı yönlü bir hareket
sergiledi. Enflasyonun kısa vadede yüksek seyrini koruması, yılın son
çeyreğinden itibaren ise kademeli olarak düşüş eğilimine girmesi
bekleniyor.
-İŞLENMİŞ GIDA ÜRÜNLERİ-
İşlenmiş gıda ürünleri fiyatları Nisan ayında yüzde 3,37 oranında
artarak yükseliş eğilimini sürdürdü. Söz konusu artış 2003 bazlı
endeksteki en yüksek işlenmiş gıda fiyat artışı oldu. Bu artışla,
işlenmiş gıda grubundaki yıllık enflasyon yüzde 20,22 oranına ulaştı
Aylık artışta büyük ölçüde (yurt içi buğday fiyatlarındaki belirgin
artışa paralel olarak) yüzde 5,35 oranında artan ekmek ve tahıl ürünleri
fiyatları belirleyici olurken, ekmek ve tahıl dışında kalan işlenmiş
gıda ürünleri fiyatlarında da artışlar devam etti.
Özellikle katı ve sıvı yağ fiyatlarındaki yükseliş eğilimi hızlanarak
devam etti ve bu ürünlerin fiyatlarındaki yıllık artış oranı yüzde 42,16
düzeyine ulaştı.
Enflasyonlu günler geri geliyor |
Fiyat artış hızı yüzde 4'e ulaştı. DPT, aşağı yönlü seyrin sona erdiğini açıkladı
05.05.2008 11:46 |
Son dönemde aşağı yönlü seyir izleyen hizmet enflasyonunun, tekrar artış trendine girebileceği bildirildi.
Devlet Planlama Teşkilatının ''Nisan 2008 Ekonomik Gelişmeler Raporu''na göre, Mart ayında TÜFE, piyasa beklentilerinin üzerine çıkarak yüzde 0,96 oranında arttı.
TÜFE'deki 12 aylık artış ise yüzde 9,15 olarak kaydedildi. Böylelikle enflasyon, Merkez Bankası tarafından yıl sonu hedefiyle tutarlı patikada Mart ayı için yüzde 9,10 düzeyinde olan belirsizlik aralığı üst sınırını aştı.
Mart ayı TÜFE artışı; hizmet fiyatlarında görülen yüksek oranlı artış nedeniyle piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Bu gelişmenin çekirdek enflasyon göstergelerine yansıması daha şiddetli oldu ve Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri (çekirdek enflasyon) alt kalemlerinden H kodlu gösterge (işlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altın hariç tutularak hesaplanan) yüzde 1,30 oranında yükseldi.
Rapora göre bu durum ise son dönemlerde aşağı yönlü seyir izleyen hizmet enflasyonunun tekrar artış trendine girebileceğine işaret ediyor. ÜFE'de gerçekleşen yüksek oranlı artışlar da enflasyona ilişkin endişeleri artırıyor.
Bu gelişmelerle birlikte Mart ayı itibarıyla TÜFE'deki yıllık artışın yüzde 9,15 olmasıyla, yüzde 9,10 düzeyinde olan belirsizlik aralığı üst sınırı aşıldı.
Bu durum sonucunda Merkez Bankası, yürütülmekte olan programdaki hesap verme mekanizmasını işleterek, 30 Nisanda hükümet ve IMF'ye mektup yazdı, enflasyondaki gelişmeleri anlattı ve alacağı tedbirlerle ilgili bilgi verdi.
SİYASİ VE EKONOMİK GELİŞMELER, RİSK ALGILAMASINI ARTIRIYOR
Merkez Bankası tarafından dikkatle izlenen ve enflasyonun genel seyrini gösterdiği düşünülen H kodlu göstergenin yüzde 1,30 oranında artmasına dikkat çekilen rapora göre, söz konusu göstergedeki yıllık artış geçen aya göre artış göstererek yüzde 7,36 oranında gerçekleşti.
Bu durumun sonucunda çekirdek göstergelerdeki olumlu seyre rağmen geçen ay (Mart) politika faizlerini sabit tutan Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde bu tavrını devam ettirebilir ve parasal sıkıştırmaya yönelebilir.
İçerdeki ve dış alemdeki siyasi ve ekonomik gelişmeler de risk algılamasını artırıyor.
ÜFE de Mart ayında yüzde 3,17 oranında artarak piyasa beklentilerinin oldukça üzerinde çıktı.
Bu gelişmede, petrol ve ana metal sanayi fiyatlarındaki artış etkili oldu. Bu dönemde ÜFE'nin ana alt kalemleri olan tarım kesimi fiyatları yüzde 0,82 , sanayi kesimi fiyatları yüzde 3,75 oranında arttı.
Dolarda düşüş sürecek mi? |
Dünyanın en zengin adamı Buffett, iyimser, ancak Türk analistler tedirgin!
05.05.2008 09:28 |
Berkshire Hathaway'in Başkanı Warren Buffett mali sektörün çökme riskinin azaldığını, ancak önümüzdeki yıllarda borsadan büyük kazançlar beklememek gerektiğini, yıllık yüzde 10 düzeyindeki kazançların çok iyi olacağını söyledi.
Forbes dergisine göre dünyanın en zengin adamı olan Buffett, türev enstrümanlar konusunda da uyardı: "Bazı banka ve aracı kurumlar yönetilemeyecek kadar büyük ve karmaşık hale geldi."
Bufffett, 31 bin hissedarın katıldığı Berkshire'ın Olağan Genel Kurulu'nda konuştu.
Buffett, Bear Stearns'ü kurtarmakla doğru bir müdahale yaptığını ve böyle büyük bir türev ürünler oyuncusunun batmasıyla piyasalarda bir gecede her şeyin çökmesi riskinin azaldığını belirtti: "Böyle bir durum herhalde gerçekleşmeyecek."
Bear batsaydı büyük olasılıkla bir ya da iki yatırım bankasının daha birkaç gün içinde iflas edeceğini belirten Buffett, Bear'in battığı günkü bilançosunun 14,5 trilyon dolar sözleşme değeri olan türev ürün içerdiğini vurguladı: "Bütün bu sözleşmelerden doğan alacaklarını kurtarmaya çalışanların vereceği zararı bir düşünün. Görülmemiş bir tablo ortaya çıkacaktı."
Buffett, 2002 yılında hissedarlarına gönderdiği bir mektupta türev ürünleri "finansal kütlesel imha silahları" olarak nitelendirmişti. CDS (kredi iflas sigortası) piyasası türev ürünler arasında en hızlı büyüyen piyasa. Son rakamlara göre sözleşme büyüklüğü toplamı 62 trilyon doları aştı.
Buffett konuşmasında "Kredi iflas sigortası piyasasında işlem yapan tarafların bu sözleşmeleri karşılayacak parası olması söz konusu değil" dedi.
Son dönemde CDS piyasasındaki büyük oyunculardan birinin batması durumunda mali sistemin çökeceği korkusu artmıştı. Buffett, Fed'in aldığı önlemlerin gelecekte sorun yaşayabilecek yatırım bankalarına destek sağladığını söyleyerek bu riskin azaldığını vurguladı.
Ekonomi yavaşladıkça şirket iflaslarının artacağını ve bu durumda CDS'ler için büyük ödemeler yapmak gerekeceğini vurgulayan Buffett "Soru şu: Piyasanın büyüklüğü bir kaosa yol açar mı? Sanmıyorum" dedi.
Bear'in JP Morgan'a devredilmesinden önce arandığını, arayan kişinin Fed'den ya da Hazine'den olmayan yetkili bir kişi olduğunu belirten Buffett, "Anladığım kadarıyla Bear'in pazartesi günü 65 milyar dolar ödemesi vardı ama benim 65 milyar dolarım yoktu. Bu konuda, gerekli olan kısa sürede karar veremedim" dedi.
Berkshire'ın 31 Mart tarihli bilançosuna göre 35 milyar dolar nakdi bulunuyor.
DOLAR ZAYIFLAYACAK
Buffett, doların diğer para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam edeceğini söyledi. ABD'nin doların zayıflamasına neden olan politikalarına devam edeceğini belirten Buffett son dönemde doların aleyhine aldığı pozisyonların yanı sıra ABD dışındaki şirketleri satın almayı tercih ediyor.
TÜRK ANALİSTLER TEDİRGİN
Türk analistler ise Buffett kadar iyimser değil. Artan enflasyon karşısında Merkez Bankası'nın faizleri artıracağı ve bono bileşiklerinin yüzde 22 seviyesine kadar çıkacağı öngörülüyor. Kısa vadede iyimser bir tablo oluşsa da bir süre sonra artan faizlerin dengeleri bozacağı ve finans piyasalarındaki sınıtıların dolara yükselişe olarak yansıyacağı belirtiliyor. Son günlerde bir miktar gerileyen doların yeniden 1.40 YTL seviyesine yükseleceği tahmin ediliyor.
İşsizlik oranı yüzde 11.6'ya yükseldi |
Resmi verilere göre 2 milyon 642 bin kişi işsiz
15.05.2008 10:05 |
İşsizlik oranı, Şubat’ta geçen yılın aynı ayına göre 0.2 puan büyüyerek yüzde 11.6’ya çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eski dönemleri 1990 ve 2000 nüfus sayımlarına dayalı projeksiyonlara, Kasım 2007’den bu yana olan dönemi ise Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre ağırlıklandırdığı Hanehalkı İşgücü Anketi’nin Şubat dönemi sonuçlarını açıkladı.
Buna göre Şubat döneminde Türkiye'de kurumsal olmayan sivil nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 764 bin kişilik bir artışla 69 milyon 372 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus ise 737 bin kişi artarak 49 milyon 672 bin kişiye ulaştı. İstihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 104 bin kişi artarak, 20 milyon 162 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 252 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 355 bin kişi artış gösterdi.
İstihdam edilenlerin yüzde 23.6'sı tarım, yüzde 21.3’ü sanayi, yüzde 5.1’i inşaat, yüzde 50.1'i ise hizmetler sektöründe bulunuyor. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, tarım sektöründe istihdamın payının 1.3 puan azaldığı, buna karşılık sanayi sektörünün payının 1 puan, inşaat sektörünün payının 0.4 puan arttığı, hizmetler sektörünün payının ise değişmediği görüldü.
İŞSİZLERİN SAYISI 2 MİLYON 642 BİN
Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 55 bin kişi artarak 2 milyon 642 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 0.2 puanlık artışla yüzde 11.6 düzeyine ulaştı.
Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.4 puanlık artışla yüzde 13.4, kırsal yerlerde ise 0.3 puanlık azalışla yüzde 8.5 oldu.
Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre değişmeyerek yüzde 14.2 olurken, bu oran erkeklerde 0.1 puanlık artışla yüzde 13.4, kadınlarda ise 0.2 puanlık azalışla yüzde 17.5 düzeyinde oluştu.
Yüzde 74.8'ini erkek nüfusun oluşturduğu işsizlerin, yüzde 59.7'sinin lise altı eğitimli oldu belirlendi. İşsizlerin yüzde 25.7’sinin bir yıl ve daha uzun süredir iş aradığı görüldü. İşsizlerin yüzde 32.2 ile en büyük bölümünün "eş-dost" aracılığıyla iş aradığı dikkati çekti. İşsizlerin 2 milyon 241 bin kişi ile yüzde 84.8'inin daha önce bir işte çalıştığı, bunların da yüzde 46.2'sinin "hizmetler", yüzde 23.6’sının "sanayi", yüzde 20.5’inin "inşaat", yüzde 9.7’sinin ise "tarım" sektöründe çalışmış olduğu belirlendi.
KAYIT DIŞI ORANI YÜZDE 42.5’E İNDİ
ANKARA(ANKA)-Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, Şubat 2008 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 3.1 puanlık azalışla yüzde 42.5’e indi.
TÜİK verilerine göre geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 87.4’ten yüzde 85.7'ye, tarım dışı sektörlerde yüzde 31.7’den yüzde 29.2’ye düştü.
İSTİHDAMIN YAPISI
Çalışanların yüzde 74.9'unu erkek nüfus oluşturuyor. Yüzde 60'ı lise altı eğitimli olan istihdamdaki nüfusun yüzde 60.3'ü ücretli, maaşlı ve yevmiyeli, yüzde 28'i kendi hesabına ve işveren, yüzde 11.7'si ücretsiz aile işçilerinden oluşuyor.
İstihdamdakilerin yüzde 58.7'si "1-9 kişi arası" çalışanı olan işyerlerinde çalışıyor.
Çalışanların yüzde 2.5'i ek bir iş yapıyor. Yüzde 4'lük bir kesim mevcut işini değiştirmek veya mevcut işine ek olarak bir iş arıyor. Ücretli olarak çalışanların yüzde 91.4'ü sürekli bir işte çalışıyor.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 45.9
Şubat döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 0.4 puanlık azalışla yüzde 45.9 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranı değişmeyerek yüzde 69.6, kadınlarda ise 0.6 puanlık azalışla yüzde 22.8 oldu. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı 0.3 puanlık azalışla yüzde 44.5, kırsal yerlerde ise 0.5 puanlık azalışla yüzde 48.4 düzeyinde oluştu.
Toplam işgücünün yüzde 17.6'sını 15-24 yaş grubundakiler oluşturuyor. Lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı yüzde 44.2 olurken, yükseköğretim mezunlarında bu oran yüzde 78.3’e ulaşıyor. Lise altı eğitimlilerde erkeklerin işgücüne katılma oranı yüzde 69, kadınların yüzde 18.6 düzeyinde. Lise ve dengi okul mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 71.1, kadınlarda yüzde 30.8 olarak belirlendi. Yükseköğretim mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 83.5 olurken, kadınlarda yüzde 70.5'le daha düşük düzeyde.
İşgücü dışında olup, daha önce bir işte çalışanların yüzde 37.2'si “tarım", yüzde 21.9'u "sanayi", yüzde 6.8'i "inşaat", yüzde 34.1'i ise "hizmetler" sektöründe çalışmış. Daha önce bir işte çalışıp, söz konusu dönemde işgücü dışında olan 10 milyon 777 bin kişinin; yüzde 29.2’si emeklilik, yüzde 13.9'u mevsim gereği, yüzde 15.8'i sağlık nedeniyle, yüzde 9.2’si evlilik, yüzde 5.4’ü işten çıkartılma ya da işyerinin kapanması, yüzde 4.5'i işinden memnun olmama, yüzde 22’si diğer nedenlerle en son çalıştıkları işten ayrılmışlardan oluşuyor.
1.1 MİLYON KİŞİ YENİ İŞE BAŞLADI VEYA İŞ DEĞİŞTİRDİ
Şubat döneminde 1 milyon 117 bin kişinin işe yeni başladığı veya iş değiştirdiği belirlendi. Bu kişilerin toplam istihdam içindeki oranının yüzde 5.5 olarak gerçekleşti. İşe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 33.4'ü 25-34 yaş grubunda yer alıyor.
İşe başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 27'sinin "sanayi", yüzde 45.2'sinin "hizmetler", yüzde 16.8'inin "inşaat" sektöründe, yüzde 11'inin ise "tarım" sektöründe işe başladığı bildirildi.
Mevcut işsizlerin ise 298 bin kişi ile yüzde 11.3'ünü bu dönemde işten ayrılanlar oluşturdu.(
İşgücü durumu (Şubat) 2007 2008
Kurumsal olmayan sivil nüfus 68.608 69.372
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 48.935 49.672
İşgücü 22.646 22.804
İstihdam 20.058 20.162
İşsiz 2.587 2.642
İşgücüne katılma oranı (%) 46.3 45.9
İstihdam oranı (%) 41.0 40.6
İşsizlik oranı (%) 11.4 11.6
Tarım dışı işsizlik oranı (%) 14.2 14.2
Genç nüfusta işsizlik oranı(1)(%) 21.7 21.2
Eksik istihdam oranı (%) 3.5 3.6
Genç nüfusta eksik istihdam oranı(1)(%) 3.5 3.8
İşgücüne dahil olmayanlar 26.289 26.868
(1 15-24 yaş grubundaki nüfus
Önce faiz, sonra kur artacak | Hükümet ile piyasalar arasında kalan Merkez Bankası, yarın faizi önemli oranda artıracak! Ardından dolar yükselecek
14.05.2008 13:31 | Hükümet bir yandan enflasyonu azdıracak harcamaları artırıyor, diğer taraftan da Merkez Bankası’na faizi indir baskısı yapıyor. Piyasa ise yüksek faiz talebindeki ısrarını sürdürüyor. Enflasyon tahminini revize eden, derdini hükümete anlatamayan Merkez Bankası ise tam anlamıyla köşeye sıkıştı. Yılın ilk aylarında faizi 0.25 puan düşürerek temkinli duruşunu sürdüren Merkez Bankası, Nisan ayında da gecelik borçlanma faizinin yüzde 15.25’te sabit tutarak, “Gerekirse artırırım” sinyali verdi. PİYASA FAİZİ YÜZDE 20'YE DAYANDI Merkez Bankası, faizleri 15.25 seviyesinde tutarken, piyasa faizi yüzde 19.50’yi geçti. Gelişmekte olan tüm ülkelerde olduğu gibi piyasa oyuncuları Türkiye Merkez Bankası’nın da faiz artırımına gitmesini bekliyor. Uzmanlar, bono bileşik faizlerinin yüzde 22 seviyesine kadar tırmanacağını öngörüyor. Faizler söz konusu seviyeye ulaştıktın sonra da yabancıların döviz almaya başlayacağı ve doları da yeniden 1.40 seviyelerine çekeceği belirtiliyor. Finans Yatırım Genel Müdür Yardımcısı ali Ağaoğlu, “Faizlerdeki yükseliş kaçınılmaz, ardından da dolar yükselecek” dedi. İyimserliğin kısa vadede sona ereceğini dile getiren Ağaoğlu, özellikle de Londra’dan gelen baskılar sonrasında Merkez Bankası’nın faiz artırmak zorunda kalacağını kaydetti. Ağaoğlu bugün Vatan gazetesindeki köşesini de bu konuya ayırarak Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde 1.25-2 puanlık faiz artırımına gideceğini yazdı.
PROGRAM İÇİN YÜKSEK FAİZ GEREKİYOR Ağaoğlu yazısında şu noktala dikkat çekti: “Şu andaki mücadele programı; düşük kur ile hem enflasyonu, hem de beklentileri yönetmek. Bunun içinde yüksek faiz gerekiyor. MB faizleri sırf bu politika nedeniyle yüksek tutmak zorunda kalırken hedefin ortak sorumlusu olan hükümet değil desteklemek tam tersine köstek oluyor. Enflasyon hedefi sadece MB’nın değil, hükümetin de sorumluluğunda! Hükümet bu yolda hiç de yardımcı değil. Bir taraftan sürekli sorun yaşanan atamalar var. Diğer tarafta ‘hedef ve ülkü birlikteliğinin’ olmaması. MB sıkı para politikası doğrultusunda faizleri arttırıyor, hükümet ise harcamaları arttırmak için her türlü fırsatı kullanıyor. Nasılsa artık IMF gibi ‘Şunu yap, bunu yapma’ diyecek bir “büyük abi” de yok tepesinde. İşsizlik fonuna el atmakla başladı bu akım. Ardından faiz dışı fazla hedefi düşürüldü. Son olarak da dünkü yazımda değindiğim TOKİ’nin harcayacak para bulmak için alacaklarının yüzde 25’inden vazgeçmesi hep bu harcama arzusunun bir parçası. Ucuza satıldığı için “kapış kapış” giden Telekom’dan gelecek özelleştirme gelirinin de yeni yatırımlara yönlendirecek olması da hep bu yeni “harcama politikasının” bir parçası değil mi? Hükümet enflasyon hedefini hiç üstüne alınmayınca, MB’nın faiz artışları biçare çabalar olarak kalıyor. Sahi, enflasyon hedeflemesine geçildiğinden bu yana MB’nı sürekli eleştiren hükümetin; bu politikayı sahiplendiğine dair herhangi bir emare gören var mı?”
|
|
|
|
|
|
|
|